17 Mayıs 2015 Pazar

Oreo'lu Magnolia

Çilekli magnoliadan sonra oreo ile magnolia gibi iki eşsiz lezzetin buluşmasına da tanıklık edeyim dedim ve oreolu magnoliayı denedim:)



MALZEMELER                     

1 litre süt
1 su bardağından 2 parmak eksik şeker
1 yumurta sarısı
2 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı nişasta
1 paket vanilya
1 paket süt kreması
2 paket oreo

YAPILIŞI

Süt, yumurta sarısı, un, nişasta ve vanilya tel çırpıcı ile karıştırılarak  puding kıvamında pişirilir. 5 dk dinlendirildikten sonra süt kreması eklenerek mikserle çırpılır. Oreoların bir kısmı rondoda çekilerek bir kat oreo kırıntısı bir kat muhallebi olacak şekilde bardaklara konur.Oreoların bir kısmı da yarıya bölünerek magnoliayı süslemekte kullanılır.

Afiyet olsun...

2 Mayıs 2015 Cumartesi

KALDİRİK OTU KAVURMASI



Pazarda gezerken tezgahlarda mor renkli çiçekleri olan bir ot dikkatimi çekti:
-Teyze bu ot ne?
-Kaldirik otu kızım
( Adını pek anladığım söylenemez :)
-Peki nasıl pişirilir?
- Kavurup yumurta kırarsın …
-Yarım kilo alayım…

 Hazır diyet  yapıyorken benim için lezzetli bir menü olacaktı kanımca. Sonra nette aramaya koyuldum nasıl pişirilir diye.. Fakat otun adını bir türlü çıkaramadım.Sonunda bütün otlara uygulayabileceğim bir tarif edindim.
Otun kök kısımlarını temizledikten sonra doğradım ve bol suda defalarca yıkadım. Tavada 1 orta boy soğanı soteleyip zeytinyağında kavurduktan sonra otu koyup kavurmaya devam ettim..

İyice kavrulduktan sonra çok az su kaynar su ekledim. Yağına düşünce yumurtayı göz göz kırdım ve tavanın kapağını kapattım… Sonuç:



Afiyetle yedim…J
Peki adını kimden öğrendim?  O da bende kalsınJ

(Otun yöre farklılıklarından dolayı farklı adları bulunuyormuş: Zulbut – Kaldirik – Hotan – Isbıt – Tomari)

27 Nisan 2015 Pazartesi

Pekmezli Bulamaç



Unutulmuş, yöresel bir tat paylaşmak istiyorum sizlerle. Maalesef birçok lezzet bizler  tadamadan yok olmuş bile. Eskiye dair herşeye sahip çıkılmasını düşündüğümden ne zaman büyükleri bulsam unutulmuş tatları, eski kıyafetleri, yaşanmış hikayeleri konuşur acaba neyi nasıl günümüze kazandırabilirim diye düşünürüm. Bugün de sevgili kayınvalidemle benim de ilk defa tattığım tereyağlı pekmezli bulamaç yaptık.
Bu tarif şekersiz olması nedeniyle sağlıklı tatlı tariflerinden.



Malzemeler:
1 su bardağı üzüm pekmezi
2 su bardağı su
4 çorba kaşığı un

Üzeri için:
Tereyağı
Ceviz içi

Pekmez, su ve un çırpma teli ile un topaklanmayacak şekilde karıştırılır. Ocakta muhallebiden biraz daha katı kıvama gelecek şekilde karıştırılarak pişirilir. Tabağa alınan bulamacın üzerine bol tereyağı dağlanarak dökülür. Dövülmüş ceviz içi serpilerek servis edilir.

11 Nisan 2015 Cumartesi

Ayvalı Kereviz



İlk tattığım andan itibaren çok sevdiğim ve mevsiminde en az iki-üç kez yaptığım tarifi sizinle paylaşmak istiyorum. zeytinyağlıların hafif tatlımsı tadını ayva ve eklenen portakal suyu doğal olarak verdiğinden şeker katılarak hazırlanmış zeytinyağlılara göre çok daha lezzetli bir tad.
Şimdi gelelim tarife: Zeytinyağında piyazlık doğranmış 1 orta boy soğanı soteleyin.3 orta boy kerevizi ve 1 ayvayı elma dilimi şeklinde doğrayarak soğana ekleyin. Kerevizlerin kararmaması için pişirme öncesinde limonlu suda bekletebilirsiniz. Bir portakalın suyunu sıkarak yemeğe ekleyin ve kapağını kapatarak kısık ateşte pişmeye bırakın. Suyunu çekip yağına düşünce zeytinyağlımız hazır demektir. Üzerine dereotu ya da kereviz yaprağı ekleyerek servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun...

4 Mart 2015 Çarşamba

VİLLAKIRKPINAR'DA DOĞAYLA İÇİÇE





Horoz sesleri, kuş cıvıltılarıyla güne merhaba demek, iş yoğunluğundan bunalmış biz çalışanların en büyük hayali olmalı...
Pencereyi açıp derin bir nefes alıp doğayı koklamak, ve huzuru iliklerine kadar hissetmek:)
İstanbul'da yaşamanın zorlukları yanında çevresinde birçok doğal güzelliği barındıran yerler olması nedeniyle dinlenmeye de fırsat sunuyor. Hafta sonu ailece bir kaçamak yapıp Sapanca'ya gidelim dedik. Birazcık kafa dağıtmak ve Zeynep Mira'yı doğayla buluşturmaktı amacımız..
Perşembe günü akşamından yer arayışına girdiğimizden aklımızdaki seçeneklerin hemen hemen hepsi doluydu. Sadece villakırkpınar apartlarından bir adet villa kalmıştı. Bu da adeta  ailemize ayırtılmıştı:) Hemen rezervasyonumuzu yaptırdık. 
Yalnızca terliklerinizi alıp gelin deniyordu. Öyle yapıp alışverişimizi de yürüme mesafesindeki migrostan yapmayı tasarlayarak cumartesi günü yola koyulduk. Kısa yolculuğumuzun ardından işletmenin güler yüzlü sahibesi Janset Hanım bizi karşıladı ve villamıza yerleşmemize yardımcı oldu. İlk izlenimimiz hep bir ağızdan sözleşmişcesine 'kadın eli değdiği belli' oldu. Bulaşık makinesinden, çamaşır makinesine, buzdolabından, ütüsüne bir evde bulunabilecek herşey vardı. Tencereler, tavalar, bardak, kaşıklar vs vs. Villamızda 4 oda ve herisinde iki kişilik en az bir yatak bulunuşu 8 ile 10 arası kişiyi ağırlayabilecek kapasitede olduğunu gösteriyordu. Bir kaç arkadaş grubu veya kalabalık aileler için ideal bir tatil seçeneği. En keyifli, kimileri için de romantik tarafı ise villa içinde şömine olması...





Migrostan alışverişimizi yapıp mangalımızı yaktık. Bir taraftan etlerimiz pişerken diğer yanda Zeynep Mira etraftaki köpekler, horoz ve tavuklar, diğer konukların küçük çocukları arkasından koşup durdu. Kimi zaman çimenlerde yuvarlandı ama yüzündeki mutluluk görülmeye değerdi:)




Akşam yemek sonrası çayımızı şöminenin çıtırdayan ateşi eşliğinde içtik. Şöminenin ateşi kendimiz kadar içimizi de ısıtıyordu. Gece yarısına kadar ailece sohbet ettik.Sonrasında gayet temiz ve rahat yataklarımızda güzel bir uyku çektik. Sabah horoz sesleri ve kuş cıvıltılarıyla uyandık ve pencereyi açıp mis gibi havayı içimize çektik...Dinlenmek buydu işte.. Belki bir ömür boyu bir villa satın alamazsınız ama  bir gün de olsa kendi eviniz rahatlığında, doğayla içiçe, şömine eşliğinde çayınızı yudumlarken böyle bir villaya sahip olmanın mutluluğunu yaşayabilirsiniz...:)

Bu arada Sapanca Gölü'de araçla 5 dk mesafede. Göl çevresindeki restaurantlarda da kahvaltınızı yapabilirsiniz.


19 Şubat 2015 Perşembe

MANTI MAKARNA



Bugün ne pişirsem? sorusunun cevabı yemek yapmanın yarısı gibidir. Her kadın hergün bu sorunun cevabı için kafa yorar. Kimi zaman evdekilerin fikirlerini alarak onların yardımcı olmasını ister. Çoğu zaman cevap 'bilmem ne istersen onu pişir'dir:) Dün işten eve geldikten sonra ben de bu sorunun cevabını ararken aklıma mantı makarna ile mantı yapmak geldi. Çocukluğumun çok sevdiğim lezzetlerinden... Annemlere yardım için benim de içini doldurmuşluğum çoktur:) İnsanı eskiye, yaşanmışlıklara götüren herşeyi çok seviyorum. İsterseniz benim şimdilerde unuttuğum bu tadı beraber hatırlayalım. 

Malzemeler
1 paket mantı makarna
250 gr kıyma
1 orta boy soğan (küçük küçük doğranabilir ya da rendelenebilir)
Karabiber, tuz
Kuru reyhan (ben çok yakıştırıyorum mantı harcına)

Sosu için
Yoğurt 
2 diş sarmısak
Tereyağı
Pulbiber
Kuru nane 

İç harcının malzemeleri karıştırılır. Makarnaların içi bu harçla doldurularak kaynar tuzlu suda haşlanır. Sudan çıkarılan mantı makarnaların üzerine sarmısaklı yoğurt, onun üzerine de pul biber tereyağında dağlanarak dökülür. Son olarak üstüne kuru nane dökerek servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun:)

5 Şubat 2015 Perşembe

Pratik poğaça tarifi







Yine bir pazar sabahı…Mis gibi sıcacık poğaça kokusu fırından eve yayılıyorJ Neredeyse geleneksel hale geldi pazarları poğaça yapmak. Oldukça da pratik bir tarif…Sıcacık yemenin de keyfi bir başka.Bu pratik poğaça tarifimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Malzemeler:
1 yumurta (beyazı içine sarısı dışına)
1 kase yoğurt
1 kase sıvı yağ
1 çorba kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
2 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un

İç Malzemesi
Peynir ve maydanoz

Tüm malzemeler karıştırılarak yumuşak bir hamur elde edilir. Elde açılan hamur içine peynirli harçtan koyularak şekil verilir. Üzerlerine  yumurta sarısı sürülerek önceden ısıtılmış 170 derece fırında  yaklaşık 20 dk pişirilir.

Afiyet olsun…